[eBay kurucusu Pierre Omidyar tarafından, araştırmacı gazeteciler için bağımsız bir digital platform olması için kurulan The Intercept, Edward Snow’den ile yapılan sıradışı bir röportaj yayınladı. ABD’li gazeteci Micah Lee’nin gerçekleştirdği röportajın orijinalini bu linkten okuyabilirsiniz. Söyleşinin çevirisini Deniz Baran yaptı.] Edward Snowden özel hayatınızın gizliliğini nasıl koruyabileceğinizi anlatıyor Geçen ay Edward Snowden ile Moskova’nın merkezinde; Kızıl Meydan’ın sadece birkaç blok ötesinde bir otelde bir araya geldim. Yüz yüze ilk görüşmemizdi, ilk olarak kendisi 2 yıl önce bana bir e-mail atmıştı ve Snowden’in Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) ve onun İngiliz muadili GCHQ’nin geniş kitleleri gözetlediği ifşasını yaptığı gazeticiler Laura Poitras ve Glenn Greenwald ile nihayet şifreli bir kanal kurabildik. Bu sefer Snowden’ın anonimliği sona ermişti, dünya, ifşa ettikleri hasebiyle onun kim olduğunu biliyordu ve Latin Amerika’ya seyir halindeyken Dışişleri Bakanlığı tarafından pasaportu iptal edildiğinden beri sürgünde yaşadığı Moskova’daydı. Durumu daha stabildi, kendisine yönelik tehditler daha kolay tahmin edilebilir vaziyetteydi. Bu yüzden 2015’teki buluşmamıza 2013’tekinden daha az paranoya ve can güvenliğimize dair daha az ihtimamla gittim, çünkü iletişimimiz internetle sınırlanmayacaktı. İlk görüşmemiz otel lobisinde olacaktı ve yanımda tüm önemli elektronik aygıtlarımla otele vardım. Akıllı telefonumu tamamen kapattım ve onu tüm radyo dalgalarını kesmek üzerine tasarlanmış “Faraday çantası”na koydum. Bu çanta, sırt çantamın içinde yine kapalı durumda olan dizüstü bilgisayarımın (Rusya seyahatime özel ayarlarını yaptığım ve zeminini sertleştirdiğim) yanına tıkılmış durumdaydı. İki elektronik alet de verileri şifreli şekilde depoluyordu fakat disk şifrelemesi mükemmel değildi ve bu aletleri otel odasında bırakmak demek kurcalanmalarına davetiye çıkarmak anlamına gelecekti. Lobideki koltukların çoğu kokteyllerini yudumlayan, şık görünüşlü Ruslar tarafından kapılmıştı. Kendime, aksiyondan uzak bir köşede saklı durumda olan ve belirleyebildiğim tek güvenlik kamerasından uzakta yer alan kuytu bir köşe seçtim. Snowden bana, kendisiyle görüşmeden evvel biraz bekleyeceğimi söylemişti, ben de bir an izleniyor olup olmadığı konusunda şüpheye düştüm: Yağmur geçirmez bir mont giyen, bıyıklı ve gözlüklü biri birkaç adım ötemde duruyordu ve apaçık bir şekilde mozaik cama derince bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Benimle göz kontağı kurduktan hemen sonra koltuğumun olduğu taraftan öbür yöne doğru yürüyerek uzaklaşmaya başladı. Nihayetinde Snowden ortaya çıktı. Gülümsedik ve seni görmek güzeldi, dedik. Sonrasında “gerçekten” konuşmaya başlamadan evvel asansörün yanındaki spiral merdivenlere doğru, röportajı yapacağımız odaya gitmek üzere yürümeye başladık. Çok sessiz ve tedbirli olmama gerek de kalmamıştı. Snowden da telefonumu dışarı çıkarma konusunda rahat olmamı söyledi, böylece orada bulunan bazı ortak arkadaşlarla bir buluşma koordine edebildim. Hareket güvenliği (kısaca opsec) Moskova’da gerçekleştirdiğimiz birkaç sohbetin yinelenen konusuydu. Snowden kendisiyle yapılan röportajların çoğunda özel hayatın gizliliğinin öneminden, iletişim denetlemelerinde bir reformun ve şifrelemenin gerekliliğinden bahsediyordu. Fakat derinlemesine araştırma yapıp insanlara hareket güvenliğini izah eden tüm teknik arka planı verme ve kendi güvenlik ve gizliliklerini kuvvetlendirme hususunda yardım etme şansı çok az olmuştu. O ve ben sohbetimizde modası geçmiş olan bilgisayar konusuna daha fazla odaklanıp politikadan daha az bahsetmek üzerine anlaştık, çünkü ikimiz de bilgisayar manyağı idik ve onunla yapılan çok az röportaj bu alana odaklanmış durumdaydı. İnanıyorum ki o da bizim sohbetlerimiz aracılığıyla güzel projeleri desteklemek ve insanları eğitmek için istiyordu. Örneğin, Snowden daha önce kişisel bir görüşmemizde Tor anonimlik sistemi hakkında tweet attığında ne...Read More