[eBay kurucusu Pierre Omidyar tarafından, araştırmacı gazeteciler için bağımsız bir digital platform olması için kurulan The Intercept, Edward Snow’den ile yapılan sıradışı bir röportaj yayınladı. ABD’li gazeteci Micah Lee’nin gerçekleştirdği röportajın orijinalini bu linkten okuyabilirsiniz. Söyleşinin çevirisini Deniz Baran yaptı.] Edward Snowden özel hayatınızın gizliliğini nasıl koruyabileceğinizi anlatıyor Geçen ay Edward Snowden ile Moskova’nın merkezinde; Kızıl Meydan’ın sadece birkaç blok ötesinde bir otelde bir araya geldim. Yüz yüze ilk görüşmemizdi, ilk olarak kendisi 2 yıl önce bana bir e-mail atmıştı ve Snowden’in Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) ve onun İngiliz muadili GCHQ’nin geniş kitleleri gözetlediği ifşasını yaptığı gazeticiler Laura Poitras ve Glenn Greenwald ile nihayet şifreli bir kanal kurabildik. Bu sefer Snowden’ın anonimliği sona ermişti, dünya, ifşa ettikleri hasebiyle onun kim olduğunu biliyordu ve Latin Amerika’ya seyir halindeyken Dışişleri Bakanlığı tarafından pasaportu iptal edildiğinden beri sürgünde yaşadığı Moskova’daydı. Durumu daha stabildi, kendisine yönelik tehditler daha kolay tahmin edilebilir vaziyetteydi. Bu yüzden 2015’teki buluşmamıza 2013’tekinden daha az paranoya ve can güvenliğimize dair daha az ihtimamla gittim, çünkü iletişimimiz internetle sınırlanmayacaktı. İlk görüşmemiz otel lobisinde olacaktı ve yanımda tüm önemli elektronik aygıtlarımla otele vardım. Akıllı telefonumu tamamen kapattım ve onu tüm radyo dalgalarını kesmek üzerine tasarlanmış “Faraday çantası”na koydum. Bu çanta, sırt çantamın içinde yine kapalı durumda olan dizüstü bilgisayarımın (Rusya seyahatime özel ayarlarını yaptığım ve zeminini sertleştirdiğim) yanına tıkılmış durumdaydı. İki elektronik alet de verileri şifreli şekilde depoluyordu fakat disk şifrelemesi mükemmel değildi ve bu aletleri otel odasında bırakmak demek kurcalanmalarına davetiye çıkarmak anlamına gelecekti. Lobideki koltukların çoğu kokteyllerini yudumlayan, şık görünüşlü Ruslar tarafından kapılmıştı. Kendime, aksiyondan uzak bir köşede saklı durumda olan ve belirleyebildiğim tek güvenlik kamerasından uzakta yer alan kuytu bir köşe seçtim. Snowden bana, kendisiyle görüşmeden evvel biraz bekleyeceğimi söylemişti, ben de bir an izleniyor olup olmadığı konusunda şüpheye düştüm: Yağmur geçirmez bir mont giyen, bıyıklı ve gözlüklü biri birkaç adım ötemde duruyordu ve apaçık bir şekilde mozaik cama derince bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Benimle göz kontağı kurduktan hemen sonra koltuğumun olduğu taraftan öbür yöne doğru yürüyerek uzaklaşmaya başladı. Nihayetinde Snowden ortaya çıktı. Gülümsedik ve seni görmek güzeldi, dedik. Sonrasında “gerçekten” konuşmaya başlamadan evvel asansörün yanındaki spiral merdivenlere doğru, röportajı yapacağımız odaya gitmek üzere yürümeye başladık. Çok sessiz ve tedbirli olmama gerek de kalmamıştı. Snowden da telefonumu dışarı çıkarma konusunda rahat olmamı söyledi, böylece orada bulunan bazı ortak arkadaşlarla bir buluşma koordine edebildim. Hareket güvenliği (kısaca opsec) Moskova’da gerçekleştirdiğimiz birkaç sohbetin yinelenen konusuydu. Snowden kendisiyle yapılan röportajların çoğunda özel hayatın gizliliğinin öneminden, iletişim denetlemelerinde bir reformun ve şifrelemenin gerekliliğinden bahsediyordu. Fakat derinlemesine araştırma yapıp insanlara hareket güvenliğini izah eden tüm teknik arka planı verme ve kendi güvenlik ve gizliliklerini kuvvetlendirme hususunda yardım etme şansı çok az olmuştu. O ve ben sohbetimizde modası geçmiş olan bilgisayar konusuna daha fazla odaklanıp politikadan daha az bahsetmek üzerine anlaştık, çünkü ikimiz de bilgisayar manyağı idik ve onunla yapılan çok az röportaj bu alana odaklanmış durumdaydı. İnanıyorum ki o da bizim sohbetlerimiz aracılığıyla güzel projeleri desteklemek ve insanları eğitmek için istiyordu. Örneğin, Snowden daha önce kişisel bir görüşmemizde Tor anonimlik sistemi hakkında tweet attığında ne...Read More
Reklam sektörünün meşhur simalarından DVD’ci Metin, ajansları anlattı. 06.03.2015 – 11:09 | MediaCat Bir dönem sipariş üzerine temin ettiği DVD’lerle tanınan, reklam sektörünün meşhur simalarından DVD’ci Metin eski mesleğini ve ajansları anlattı. DVD işini ne kadar yaptınız?Ben bu işi 13 sene falan yaptım. Ne kadar kazandırdı?Çok kazandırdı. Filmler internet aracılığıyla izlenir olunca bırakmaya başladım yavaş yavaş. Öncesinde kazandım ama. Şöyle söyleyeyim; 1999 yılında haftada 2 bin lira falan kazanıyordum ben, hatta daha fazla. Bir haftada asgari ücretin altı katını kazanıyordum.İnternet yüzünden işi bıraktığınızı söylüyorsunuz ama bulunmayan filmleri servis ederek hâlâ kazanabilirsiniz.Bugün çıksam haftada en az 3 bin lira kazanırım. Başka bir sebebi mi vardı öyleyse işi bırakmanızın?Yakalandım. Ceza yiyecektim, o yüzden bırakmak zorunda kaldım. İnternet bir engel değildi öyleyse?Sipariş üzerine yaratıcılık: DVD’ci MetinAslında ben teknolojinin üstüne de çıktım, Torrent’in de önüne geçtim. Evde hazır harddiskler vardı; sen bana “Metin ben Şubat ayından bugüne kadar tüm filmleri istiyorum” derdin, ben harddiskten girerdim Şubat’ın tüm listesini, getirir sana verirdim 500′e 600′e. Sonra baktım bu kez harddiskten harddiske kopyalıyorlar. Sonra bıraktım. Ama hâlâ arıyorlar beni. Bu kazancın ne kadarı ajanslardan geliyordu?Başlarda işler biraz daha farklıydı. Sonra baktım ki ajanslardan gelen talepler bir hayli artıyor; tam kitleyi yakalamışım. Ajanslara, futbolculara ve sosyetedeki bütün işadamlarına film vermeye başladım. Direkt adrese teslim yaptığım için sokakta, dükkanda satanlardan daha çok kazanıyordum. Adam dükkana gidip 3 – 4 tane alırken beni eve çağırdığında en az 100 – 150 tane alıyordu. Arşivim çok genişti, bir de herkesten önce getiriyordum yurtdışından. Ajanslar en çok hangi filmleri talep ediyorlardı?İlk başlarda biraz daha festival filmleri ağırlıklıydı. Avrupa sineması… Reklam sektörü olduğu için bilimkurgu ve fantastik filmler. Film dışında istekler oluyor muydu?Shot istiyorlardı, “Rusya’dan shot getirir misin” diyorlardı. Birkaç defa getirdim, reklam shot’ları getirdim birkaç ajansa verdim. Pornografik içerikli ürünler isteyenler de oluyordu. Bugüne kadar gelen en garip istek neydi?Uyuşturucu. Çok isteyen oluyor muydu?Çok. Neden sizden istiyorlardı sizce?Birincisi, ben onlara güven veriyordum. Benim onlara güven vermemin tek sebebi onlarla dürüst çalışmamdı. Kimseye kimsenin ismini vermezdim. Şöyle söyleyeyim; arkadaş olmuştum onlarla. Reklamcı arkadaşlarım vardır mesela benim pek çok ajansta. Gider onlara servis yapardım, film alırlardı. Geç olurdu, “Metin bu gece burada kal istersen” derlerdi, kalırdım. Böyle böyle bir samimiyetim oldu onlarla. Şimdi benim İstanbul’a geliş hikâyem daha farklı olduğu için onlara nazaran, İstanbul’da yer altından tutun sosyetedeki en üst adama kadar hepsiyle bir irtibatım vardır benim. Önce çekinerek söylüyorlardı “uyuşturucu bulabilir miyiz” diye, “yok” diyordum, “ya senin elin ayağın uzundur” diyorlardı. Terslemişliğim vardır, temin etmedim kimseye. Reklamcılarla bu denli içli dışlı olup bu kadar çok film izledikten sonra reklamcı olmayı hiç düşündünüz mü?Sipariş üzerine yaratıcılık: DVD’ci MetinVallahi çok düşündüm. Çok film izliyorum, yazdığım senaryolar da var. Bir keresinde ajansın biri konkura hazırlanıyormuş, ajanstaki arkadaşlardan biri akşam birlikte çalışalım diye evine çağırdı beni. Gittim, bana bir şeyler anlattı, ben de izlediğim filmlerden, çocukluk anılarımdan hikâyeler anlattım. “Sen reklamcı olabilirsin aslında” dedi; “çok şey yaşadığın için, hem alt hem de üst tabakayı bildiğin için, hitap edilecek kitleyi çabuk yakalarsın” dedi. Konkur işi ne oldu? O gün birkaç fikrimi söyledim, aradan birkaç hafta geçti aradı beni. “Metin...Read More
1960’lar “yarı iletken” dönemi, 1970’ler “PC” dönemi, 1980’ler “internet” dönemi, 2000’lerse “sosyal ağ” dönemiydi. Önümüzdeki yirmi yılı düşünün! Google 1998 yılında kuruldu. Piyasa değeri (market cap) 334 milyar dolar. Amazon 1994 yılında kuruldu. Piyasa değeri 135 milyar dolar. 1984 yılında kurulan Cisco; 1970’lerde kurulan ve halen dünyanın en pahalı şirketi olan Apple (1976), Oracle (1977), Microsoft (1975); 1968 yılında kurulan Intel… Bunlar eski Süper Unicorn’lar. Unicorn sanal ortamda hizmet üreten ve piyasa değeri 1 milyar dolardan fazla olan yazılım şirketlerine deniliyor. Unicorn, mitolojide saflığı ve masumiyeti temsil eden tek boynuzlu at demek. Unicorn Club, ABD’de 2004 yılından sonra kurulmuş ve 1 milyar doların üzerinde piyasa değeri olan 39 yazılım şirketinin ortak ismi. Yazılım şirketlerini destekleyen bir girişim sermayesi şirket olan Cowboy Ventures’un kurucusu Aileen Lee, 2013 yılında yazdığı bir makaleyle bu tür şirketlere Unicorn ismini vermiş (1). Aileen Lee için Unicorn’ların “isim annesi” de diyebilirsiniz. Facebook, 213 milyar doların üzerinde cari yıl piyasa değeriyle bu kulübün Super Unicorn’u ve dünyanın en büyük Unicorn şirketi. ABD’de 2013 yılına kadar yılda ortalama dört Unicorn kurulmuş. Kurucular genelde iyi eğitimli, daha önce birbirlerini tanıyan ve otuzlu yaşlarda insanlar. Çoğu San Francisco (Slikon Vadisi değil) orijinliler. 39 şirketin kurucularının ortalama yaşı 34. Teccrübesiz ve yirmili yaşlarda insanlar da başarılı Unicorn’lar kurmuş, ama sayıları az. Büyük çoğunluğu Stanford, Harvard, Berkeley ve MIT gibi ABD’nin en iyi üniversitelerinden mezun. Facebook, Twitter ve ServiceNow kurucuları üniversite terk. Unicorn’lar genelde yedi yıl geçmeden halka açılmıyor ya da hisse satmıyorlar. Aşağıdaki grafik 2013 yılının Kasım ayı itibariyle Unicorn Club’ı oluşturan şirketleri, piyasa değerleri itibariyle sıralıyor: Bu 39 şirketi 95 insan kurmuş. Facebook hariç şirketlerin ortalama piyasa değeri 3.6 milyar dolar. Kaba hesapla 95 insan 10 yıl içinde 2003 yılı hisse fiyatlarıyla 260 milyar dolarlık bir değer yaratmışlar. ABD’de durum böyle. Peki Avrupa’da ve yakın çevremizde Unicorn diyebileceğimiz şirketler hangileri, neleri başarmışlar? Uzak geçmişten değil, 1999 – 2014 arası son 15 yıldan bahsediyoruz. İşte ülkeler ve Unicorn’ları (2): Fransa – CriteoCriteo (CRTO) 2005 yılında kuruldu. Piyasa değeri 1.6 milyar dolar. CRTO bilgisayar, cep telefonu ve sosyal site kullanıcılarının nelere baktıklarını ve nelerle ilgilendiklerini takip edip reklam verenlere, potansiyel müşterilerine daha çabuk ulaşmalarını sağlayan bir site. Şirket, reklam verenin sitesini birşey almadan terk eden müşterilerinin nelerle ilgilendiklerini, aramasını yaptıkları ya da göz attıkları ürünleri kaydedip kişiye özel reklam mesaj gönderiyor. Fransa – Vente Privee2001 yılında kuruldu. Piyasa değeri 3 milyar dolar. 1500 uluslararası markaya ellerindeki stoklarını itibarlarına zarar vermeksizin büyük indirimlerle elden çıkarma imkanı veren ilk online perakende indirim mağazası. Üyelik sistemiyle çalışıyor ve 10 milyon üyesi var. Danimarka – Just Eat2001 yılında kuruldu. Piyasa değeri 2.43 milyar dolar. Online yiyecek ve içecek siparişi verilen sitede müşteriler istedikleri paket servisi veren restoranları seçebiliyor. Estonya / Luksemurg – Skype2003 yılında kurulan Skype’yi bilmeyen yoktur. Piyasa değeri 8.5 milyar dolar. 600 milyon uluslararası, 4.9 milyon günlük aktif kullanıcısı olan şirketin son sahibi Microsoft. Finlandiya – Rovia Entertainment2003 yılında kuruldu. Piyasa değeri 4 milyar dolar. Oyun ve eğlence sektöründe faaliyet gösteriyor. En bilinen ürünü Angry Birds 2009 yılında piyasaya sürüldü. Halen App Store’da para...Read More
Google, internet kullanıcılarının hemen her gün kullandığı vazgeçilmez bir arama motoru. (Sadece arama motoru olmadığını hepimiz biliyoruz.) Her an kullandığı halde bir çok kullanıcı, sektörel tabirle, “son kullanıcı” arama sonuçlarından daha fazla verim alabilmek için özel bir yöntem kullanmıyor. Aslına bakarsanız bir çoğu böyle yöntemlerin olduğundan bile habersiz. Geçtiğimiz günlerde “Power Searching With Google” sitesini paylaşmıştım. Bu yazıda da işinize en çok yarayacak yöntemleri paylaşacağım. Yorumlarla siz de kullandığınız pratik arama yöntemlerini paylaşırsanız okuyucular için güzel bir arşiv oluşturabiliriz. Unutmayın, her kullanıcı sizin kadar deneyimli bir internet kullanıcısı olmayabilir, paylaşacağınız her yöntem bir başkası için faydalı olabilir. Tırnak işaretlerini kullanın Google’da yaptığınız aramalarda eğer birden fazla kelimeyi içeren bir arama yapıyorsanız tırnak işaretlerini mutlaka kullanın. Örnek: “aradığınız cümle” Bu sayede cümledeki tüm kelimeleri içeren sonuçlar karşınıza gelecek ve geniş bir elemeyi hızlıca yapmış olacaksınız. Tırnak işaretiyle beraber *Yıldız işaretini kullanın Arama yaparken emin olmadığınız bir kelime varsa, örneğin bir şarkı sözü arıyorsanız ve bir kelimeyi hatırlamıyorsanız aklınıza gelen sözü yazıp hatırlamadığınız kelimenin başına yıldız işaretini koyarsanız alternatifleriyle beraber sonuçlara ulaşabilirsiniz. Aramalar yaparken istemediğiniz sonuçlar için eksi (-) işaretini kullanın Özellikle eş anlamlı kelimelerde oldukça faydalı olan bu yöntem sizi alakasız sonuçlar ile zaman kaybetmekten kurtaracaktır. Örneğin hayvanlarla ilgili bir araştırma yaparken “jaguar” araması yaparsanız bir anda odağınızı kaybedebilir ve güzel Jaguar arabalara bakarken bulabilirsiniz kendinizi. “Jaguar -car” şeklinde arama yaparsanız o zaman arabalar ile ilgili sonuçlar listeden çıkmış olur ve daha temiz sonuçlara ulaşabilirsiniz. İnternet sitelerinin isimlerini kullanın Belli bir site ilgili sonuçlar sizin için önemli ise aramanızın sonuna “arama sorgusu site:sosyalmedya.co” şeklinde ekleme yapmanız, sadece o site ile ilişkili sonuçlar görmenizi sağlar. “Arama araçları” seçeneğini kullanın Google’da oldukça önemli olan ama bir çok kişinin haberdar dahi olmadığı araçlar özelliği hayat kurtarıyor. Aramanızla ilgili tarih filtrelemesi, görsel sonuçları için boyut filtrelemesi gibi harika özellikleri var. Arama yaparken kullanmanızı tavsiye ederim, faydalarını göreceksiniz. Dönüştürme işlemleri için Google sizi bekliyor: “to” Bir ölçme veya değerlendirme sırasında farklı ölçü birimlerini birbirine dönüştürmek oldukça sık ihtiyaç duyulan bir şey olabiliyor hele ki Avrupa’da yaşıyorken Amerika’ya gitmiş biriyseniz çok daha fazla ihtiyacınız oluyor çünkü bir çok birim farklı. Bu konuda da Google imdadımıza koşuyor ve dönüştürme işlemlerini hızla hallediyor. Örneğin “4534 gr to kg” diye bir sorgu ile hemen kaç kilogram olduğunu öğrenebilir veya “4234 lb to kg” derseniz Amerika’nın ağırlık biriminden Avrupa ağırlık birimine dönüşüm sağlayabilirsiniz. Bu işlemi herhangi bir şeyi dönüştürme sırasında kullanabilirsiniz. “2133 usd to lira” gibi… Dedektifçilik oynamak için Google Görsel Arama kullanın Elinizde bir fotoğraf var ve orjinal halini mi arıyorsunuz veya fotoğraftaki ünlü kişiyi tanıyamadınız mı? İnanılmaz bir hızla gelişen Google görsel araması işinize yarayabilir. Arama sayfasından görsel aramaya geçin ve aramak istediğiniz fotoğrafı arama çubuğuna sürükleyin (veya kamera ikonu ile seçin) sonuçlara inanamayacaksınız. Bu sayede üzerinde oynanmış görseller hakkında da daha doğru sonuçlara ulaşabilir, bilinçli internet kullanımında bir adım ileri gidebilirsiniz. Bonus: Biraz nostalji yaşamak isterseniz Google’da görsel arama bölümünde tırnak işaretleri olmadan “Atari Breakout” yazmanız yeterli.Read More
Google reklamları denildiğinde akıllara ilk olarak arama sonuçlarında verilen reklamlar gelse de Google, reklam verenler için yeni seçenekleri devreye almaya devam ediyor. Geçtiğimiz yılı 55,5 milyar dolar gelirle kapatan Google’ın reklam hariç diğer gelirleri sadece 4,9 milyar dolar. Yaklaşık 50 milyar dolar reklam geliri elde eden Google’ın kendi reklam alanları haricinde, reklam ağından elde ettiği gelirse 13,1 milyar dolar. Sadece reklam ağından geliri bile internet devinin küresel anlamda pazar büyüklüğünü daha net anlatmaya yetiyor. Google’ın her mecrada yer aldığını belirttiğimizde sosyal ağlarda yok sorusuna karşılık Facebook Exchange’le yaptığı anlaşmayla Facebook’un sol tarafındaki reklam alanlarına girdiğini ve Gmail’in sponsorlu e-posta modeliyle de e-posta reklamlarında yerini aldığını hatırlatarak geçelim yakın zamanda devreye aldıklarına. ARAMA MOTORU PAZARLAMASI Google reklamları deyince akla ilk gelen reklamlar olan arama motoru reklamlarında 4 yeni modeli devreye aldı. Arama motoru optimizasyonu bu reklam modellerinden kaçarak ücretsiz trafik sağlıyor olsa da Google son ürünü Ürün Listeleme Reklamlarıyla SEO’dan yönlenen trafiği azaltmak istediğini de söylemekte yarar var. DİNAMİK ARAMA AĞI REKLAMLARI Google’ın yeni reklam ürünlerinde birisi olan Dinamik Arama Ağı Reklamları anahtar kelimeler kullanılmadan web sitesinin içeriğini temel alarak reklamın otomatik olarak gösterilmesini sağlıyor. Kelime hedeflemesi, fiyat planlaması ve dolaylı olarak insan kaynağına gerek bırakmayan Dinamik Arama Ağı Reklamları’nda kullanıcıyı derinlemesine analiz eden sitenizin içeriğiyle örtüştürüyor ve ilgili olması dahilinde Google, reklamı otomatik olarak gösteriyor. ARAMA AĞI REKLAMLARI İÇİN YENİDEN PAZARLAMA LİSTELERİ İnternet reklam dünyasına yeni bir hız kazandıran yeniden hedefleme reklamlarını Google arama reklamlarına uyarlamış desek konuyu özetlemiş oluruz sanırım. Sitenizi daha önce ziyaret etmiş olan kullanıcıların yaptıkları aramalarda sitenize gelmesini artırmak için Google özelleştirmiş kampanya ile daha yüksek reklam teklifinde bulunmanızın önünü açıyor, satın almaya en yakın kullanıcıyı size yeniden sunuyor. ÜRÜN LİSTELEME REKLAMLARI Ürün Listeleme Reklamları adeta fiyat karşılaştırma siteleri gibi çalışıyor. Ürünü arayan kullanıcıya arama sonuçlarında fiyatı, görseli ve bulunduğu e-ticaret sitesi listeleniyor. Bu reklam modelinde kullanıcı ürünü fiyatı ve görseliyle birlikte gördüğü için tıklamalar satın almaya daha yakın oluyor. Şu an için sınırlı ülkede sunulan servisin hizmet verdiği ülkeler arasında Türkiye’de bulunuyor. GÖRÜNTÜLÜ REKLAM AĞI Google’ın yayıncı web sitelerinin reklam alanlarını pazarladığı bu alanda Facebook Exchange’in ve Yandex’in Rusya envanteri de bulunuyor. Özellikle yeniden hedefleme reklamları için geniş bir envanter sunan Google’ın görüntülü reklam ağı ile adeta kullanıcı internette nerede gezinirse gezinsin ulaşılabiliyor. DİNAMİK YENİDEN PAZARLAMA REKLAMLARI İnternet reklam dünyasına yeni bir hız kazandıran yeniden hedefleme reklamlarını Google arama reklamlarına uyarlamış haline Arama Ağı Reklamları’nda bahsetmiştik. Görüntülü Reklam Ağı’ndaysa web sitenizi ziyaret etmiş ancak ürünleri incelememiş kullanıcılardan ürünü görüntüleyenlere kadar ve hatta sepeti terk eden kullanıcılara kadar hedefleme yapmak mümkün. Özellikle 3.parti bu hizmeti veren firmaların yerine AdWords hesabından entegrasyonla yeniden hedefleme yapılmasının önünü açtı. VİDEO YENİDEN PAZARLAMA LİSTELERİ Liste boyunca yeniden pazarlama deyince aslında yeniden hedeflemeli ürün reklamlarından söz ettik videodaysa durum biraz farklı. Burada internet kullanıcısı videolarınızı veya kanalınızı daha önce görmüşse aynı videoyu yeniden gösterebiliyorsunuz. Video Yeniden Pazarlama Listeleri’yle satışa yönlendirmeden ziyade marka bilinirliği veya farkındalık çalışmaları için daha uygun görünüyor. DİJİTAL REKLAM DEĞERLENDİRMESİNDE YENİ BİR GÖSTERGE : YOUTUBE ADS LEADERBOARD Dijital dönüşümün hayatımızın her alanında yer alması reklam dünyasında markaların farklı hikaye anlatım...Read More
Küçük büyük tüm firmaların şu an ana gündemlerinden bir tanesi “google da ilk sayfada ilk sıralarda nasıl çıkarım?” sorusuna cevap bulabilmek için google da sürekli arama yaptıklarını görmekteyim. Gündemin bu olduğu ticari hayatta pazarlama teknikleri ve reklam bütçeleri oluşturulurken artık en büyük kalemlerden bir tanesinin Google adwords reklam ücreti olduğunu biliyoruz. Google arama sonuçlarında normal sıralamada çıkamayan firmalar google adwords reklamı kullanarak ilk sayfada görüntülenerek sorunlarını çözmeye çalışıyorlar. Profesyonel ajanslarla, newmedia ajanslarıyla çalışan kurumsal firmalar hazırlattıkları kullanıcı ve google odaklı web siteleriyle google arama sonuçlarında ilk sayfada görüntülenmeyi sağlayabiliyorlar. Profesyonel hazırlanmış bir web sitesi denildiğinde eskiden ilk akla gelen flash animasyonlar ve müziklerle dolu uçan kaçan siteler akla gelirdi. Hayretle izlediğimiz bu sitelere hayranlıkla bakar ve etkilenirdik. Fakat Google un internetin yerini almasıyla birlikte insanlar artık uçan kaçan, animasyonu bol siteler yerine Google arama sonuçlarında ilk sayfada çıkan siteleri ana gündemlerine aldılar ve tasarımı ikinci plana attılar. Bu kadar girizgahtan sonra yazımın konusuna dönecek olursak, firmalar profesyonel Google odaklı site hazırlatarak ilk sayfaya çıktıklarında sorunları çözülmüş olmuyor. Neden diyecek olursanız, Google odaklı ilk sayfada çıkması istenilen bir sitenin zengin ve özgün bir içeriğe sahip olması gerekiyor. Şu anda web tasarımcıların ve firmaların yaptığı tek şey siteleri gezerek içerikleri kopyalayarak (çalarak) kendi sitelerine taşıyor olmaları. Google her nekadar özgün içeriğe baksa da kopyalanan sitelerde içerikte yapılan değişikler sayesinde Google botları bu içerikleri kopya olarak görmeyebiliyor. Google ilk sayfa savaşları ne zaman çıkacak? Google botların göremediği kopya içerikleri firmalar görecekler ve ilk sayfada altlı üstlü çıktıkları rakip firmalara kendilerine ait kopyalanan içireklerle ilgili yasal süreçleri başlatacaklar. Kopya içerikler telif yasasının alına girdiği için firmalar kendilerine ait özgün içeriklerle ilgili telifle ilgili mahkemeler başvuracaklar ve ilk sayfada çıkan diğer firmaları belkide sitelerinin kapatılması ya da belli bir süre yayın yasağı vb. süreçlerin yaşanmasına sebep olacaklar. Google’da kopyalanan site içerikleriyle ilgili de yakın gelecekte yasal süreçlerin yaşandığına şahit olacağız. Firmalara ve web masterlara tavsiyem sitelerde kullandığınız içerikleri başka yerlerden kopyalamayın ve kendi özgün içeriklerinizi oluşturun. Murat ÖLMEZ / 2013Read More
İnternetin ilk yıllarında sadece adresini bildiğimiz sitelere girebilirdik. Ya da Altavista isimli arama motoru sayesinde bilgiye ulaşmaya çalışırdık. Sonrasında Yahoo çıktı iş biraz renklendi. Derken ilerleyen yıllarda uyanık web masterlar, site sahipleri Altavista ve Yahoo’nun robotlarını kandıracak yöntemler buldular ve içi boş ve tamamen reklam dolu siteleri ilk sayfalarda ilk sıralarda göstermeyi başardılar. Ödev hazırlamak için bilgisayarın başına geçen bir çocuk Altavista ya da Yahoo’da bir konu hakkında arama yaptığında karşısına uygunsuz içerikler ve alakasız siteler çıkıyordu. Bu dönemi yaşadık ve hep bir ağızdan internette filtre görevi yapacak program yok mu diye haykırdık… Artık internetten soğumaya başladık, aradığımız bulamaz hale geldik. Yahoo ve altavista bu sorunu çözemediler ve o günlerde beklediğimiz kahraman Google ortaya çıktı. Google bu sorunu çözebildiği için şimdiki Google oldu. Google, şu an haketiği yere kalitesi ve arama motorunu kullanan insanlara içeriği düzgün, özgün, kaliteli yani referans olabilecek siteleri ilk sayfalarda ilk sıralarda görüntülediği için google oldu. Günümüz insanın en büyük sorunu zaman, hepimiz zamana karşı yarışıyoruz. Kimsenin içeriği boş bir sitede geçirecek vakti yok. Google alt yapısı ve siteleri çok iyi analiz eden robotları sayesinde milyonlarca site arasında kullanıcının istediği bilginin olduğu siteyi ilk sıralarda görüntüleyerek bizim adımıza düşünen hareket eden sanal zekalar geliştirdi. Bunu daha da ilertetti ve bulunduğunuz bölgeye göre sonuçlar görüntülemeye başladı. Daha da ilerterek sizin alışkanlıklarınıza göre reklamlarla bu sonuçları destekledi. Şu an kullanıcılar arama sonuçlarından o kadar eminler ki bilgisayarlarına filtre koyma endişesi taşımıyorlar, henüz okuma yazmayı yeni öğrenen çocukları dahi bilgisayarların başında yanlız bırakabiliyorlar. Biliyorlar ki ana sayfada “Google Arama Çubuğu” var. Google, internet bitti dediğimiz bir anda gelerek, interneti kurtardı… Murat ÖLMEZ / 23.11.2011Read More
Google sessizce girdi dünyamıza. Basit bir ara yüzle sade görüntüsüyle sıradan bir arama motoru gibi sesiz ve derin bir giriş yaptı. İlk günlerde Gmail hesabı açabilmek için Gmail üyesi herhangi bir kullanıcıdan davetiye almak gerekiyordu. Ancak o zaman Gmail hesabınız olabiliyordu. Birçok kullanıcı böyle şey mi olur diyerek Gmail hesabını açmadı ya da umursamadı. Fakat gelinen nokta o ki Google’dan geri dönüş yok artık. Aradan geçen 3-5 yıl içerisinde Google internet zannedilmeye, Gmail e-mailin adı olarak algılanmaya başlandı. Eğitim kuruluşları, büyük ya da orta ölçekli ticari kuruluşlar artık e-mail server kurmak yerine Gmailden açtıkları hesaplarla tüm e-mail trafiklerini Gmail üzerinden yönetmeye başladılar. Böylece Microsoft Exchange Server Lisan satın almaktan kurtuldular ve güvenlik, virüs sorununa kesin çözüm buldular. Kişisel kullanıcılar büyük bir çoğunluğu e-maillerinin hızlı gidip gelmesi, yüksek kapasitede dosya gönderilip alınabilmesi v.b. sebeplerden dolayı Gmaili tercih ettiler. Firmalar ise kurumsal e-maillerini Gmaile yönlendirerek ya da pop3 desteğinden dolayı kurumsal e-mail hesaplarını Gmail üzerinden kullanmaya başladılar. Google sürekli e-mail hesapları çalınan kullanıcıları düşünerek başlatmış olduğu “iki adımlı doğrulama” seçeneği ile internet bankacılığında olduğu gibi cep telefonunuza gelen sms -doğrulama kodu- olmadan gmail hesabınıza giremiyorsunuz. Güvenlik konusunda tam not alan bu uygulama ile Gmail üstünlüğünü bir kez daha göstermiş oldu. Üstelik bu uygulamadaki sms leri ücretsiz gönderiyor. Bankaların bile kendilerine maliyet getirdiği düşüncesiyle ücretlendirmeyi düşündükleri bu uygulamayla ilgili Gmail; kullanıcılarını düşünerek “Şifreci” uygulamasını Google Market’ten indirip sms yerine şifrecinin ürettiği kodla giriş yapabilme imkanı da veriyor. Google’ın uzun zaman önce başlattığı henüz çok kullanılmayan “Dokümanlar” hizmeti ise yine Microsoftun tekelindeki Offices Programlarına lisans ücreti ödemek zorunda kalan işletmeler ve kullanıcılar için çözüm olarak bekliyor. Google Dokümanlar ile farklı doküman türleri oluşturmanıza, başkalarıyla birlikte gerçek zamanlı olarak çalışmanıza ve dokümanlarınızı ve diğer dosyalarınızı depolamanıza ve tüm bunları tamamen çevrimiçi ve ücretsiz olarak yapmanıza imkan tanıyan Google’ın başlattığı bir hizmettir. Bir İnternet bağlantısıyla, dünyanın herhangi bir yerinden ve herhangi bir bilgisayardan dokümanlarınıza ve dosyalarınıza erişebilirsiniz. Gmail hesabınıza giriş yaptığınızda üst menüde “Dokümanlar” linkini tıklayarak bu hizmetten yararlanmaya başlayabilirsiniz. Microsoft Ofis programlarının yerini alabilecek Google Dokümanlarla tüm word, excel programlarında yapabileceğiz her şeyi Google Dokümanlarla yapabiliyorsunuz. Hazırladığınız Word ve Excel dokümanları internetin olduğu her yerden kullanabiliyor ve istediğiniz kişilerle paylaşabiliyorsunuz. Çalıştığınız word, excel dosyalarında yaşanabilecek virüs, güvenlik, yedekleme, dosyayı işyerinde unuttum, evde unuttum şeklindeki sorunları da çözmüş oluyor. Google Dokümanlarda, e-tabloları, diğer türde dosyalar oluşturabilirsiniz. Dosya ve klasörleri isterseniz bilgisayarınızdan yükleyebilir, yönetebilir ve depolayabilirsiniz. Bu dokümanları başkalarıyla paylaşabilirsiniz. Başka dosya türlerini Google Dokümanlar türüne dönüştürebilirsiniz. Başkalarına düzenleme, yorum yapma veya görüntüleme erişimi vererek sizinle birlikte bir dosyada ortak çalışma yapmaya davet edebilirsiniz. Google Dokümanlarını masaüstünüze Word, OpenOffice, RTF, PDF, HTML veya zip dosyaları biçiminde indirebilirsiniz. Bir dokümanı başka bir dile çevirebilirsiniz. Dokümanlarınızı başkalarına e-posta eki olarak gönderebilirsiniz. Google Dokümanlarda bulunan E-tablolarla şunları yapabilirsiniz: .xls, .csv, .txt ve .ods biçimindeki dosyaları içe aktarabilir ve dönüştürebilirsiniz. Verileri .xls, .csv, .txt ve .ods biçiminde veya PDF ya da HTML olarak dışa aktarabilirsiniz. Biçimlendirme ve formül düzenleme işlevlerini kullanarak sonuçları hesaplayabilir, verilerinizin istediğiniz gibi görünmesini sağlayabilirsiniz. Google Dokümanlarla Sunum hazırlayabilirsiniz. Elinizdeki .ppt ve .pps biçimindeki sunuları içe aktarabilir ve...Read More